#
  • Yasader
  • 12.05.2014

Üniversitelerde Parlamento Hukuku Çalışmalarının Güçlendirilmesi Projesi – Kapanış Toplantısı

     

Yasama Derneği tarafından yürütülen ve Hollanda Büyükelçiliği tarafından finanse edilen “Üniversitelerde Parlamento Hukuku Çalışmalarının Güçlendirilmesi Projesi’’ tamamlanmış ve Projenin kapanış toplantısı 12 Mayıs 2014 tarihinde TBMM’de Küçük Grup Salonunda gerçekleştirilmiştir.

Kapanış toplantısına Proje kapsamında program yapılan Anadolu Üniversitesi,  Gaziantep Üniversitesi, Selçuk Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi’nden öğretim üyeleri ve öğrenciler de katılmış ve Proje’nin amaçları, hedefleri ve sonuçları değerlendirilmiştir.

Kapanış toplantısında ilk sözü Proje Koordinatörü, Kanunlar ve Kararlar Başkan Yardımcısı Semra Gökçimen almış ve konuşmasına katılımcılara teşekkürle başlamıştır. Gökçimen, amacı, daha demokratik, katılımcı ve etkin bir yasama sürecine hizmet etmek, yasama bilimi ve tekniğinin geliştirilmesine katkı sağlamak olan Yasama Derneği’nin bu amacına ulaşabilmek için bugüne kadar çok sayıda proje yürüttüğünü ve bu kapsamda olmak üzere 2013-2014 döneminde Hollanda Büyükelçiliğinin MATRA Programı çerçevesinde finanse ettiği “Üniversitelerde Parlamento Hukuku Çalışmalarının Güçlendirilmesi Projesi”nin başarıyla tamamlandığını belirtmiştir.

Gökçimen, sosyal bilimler alanında eğitim ve öğretim faaliyeti yürüten üniversitelerimizin değişik fakültelerinde anayasa hukukunun bir ders olarak öğretilmesine rağmen parlamento hukuku dersinin çoğunlukla bulunmadığını; sınırlı sayıda üniversitede ise bu derse ancak yüksek lisans ve doktora düzeyinde seçimlik bir ders olarak yer verildiğini, bu nedenle de parlamento hukuku bilgilerinin anayasa hukuku derslerinde verilen son derece sınırlı bilgilerden ibaret kaldığını ifade etmiştir. Bu durumun üniversitelerin parlamento hukuku alanında yetersiz kalmalarına yol açtığına, bu yetersizliğin de parlamentonun yapı ve işleyişindeki sorunların çözümü sırasında üniversitelerimizden yeterli destek alınmasını güçleştirdiğine vurgu yapan Gökçimen, yasama organlarının iç işleyişini düzenleyen İçtüzüklerin siyasal ve toplumsal yaşam üzerinde çok önemli bir etkiye sahip olduklarını, ilk bakışta basit usul kuralları gibi görünen içtüzüklerin, doğurdukları etki bakımından anayasaları aşan etkiye sahip olabileceklerini, bu nedenle doktrinde içtüzüklere bir tür sessiz anayasa da dendiğini belirtmiştir. Gökçimen siyasal iktidarlar ve muhalefetin, iyi bir içtüzük uygulamasıyla parlamentoyu toplumsal sorunların müzakere edildiği bir alana dönüştürebilecekleri ancak içtüzüğün hatalı uygulamasıyla bu durumun tam tersine dönüşebileceği uyarısında bulunmuştur. Gökçimen bu yüzden parlamento hukuku dersinin akademilerde öğretilmesinin, bunun toplumsal-siyasal yaşam üzerindeki etkilerinin kavratılmasının, en az anayasa hukuku kadar ve diğer birçok dersten çok daha fazla önemli olduğunu söylemiş ve toplantıya katılan akademisyenlerden bu konuda gerekli hassasiyeti göstermeleri ve parlamento hukuku derslerinin özerk bir alan haline getirilerek ve kurumsallaşması yönünde çaba harcamaları temennisinde bulunmuştur.

Gökçimen Proje’nin öncelikle TBMM ile üniversiteler arasında etkin ve sürekli bir işbirliğini kurumsallaştırmayı; öğretim üyelerinin ve öğrencilerin ilgisinin artırılması yoluyla daha çok master, doktora, doçentlik tezi ve makale sayısının çoğaltmayı hedeflediğini belirtmiştir. Gökçimen son olarak Proje’nin hangi üniversitelerde hangi etkinliklerle gerçekleştirildiği ile ilgili ayrıntılı bilgiler vermiş ve bu üniversitelerin dekanları, öğretim üyeleri ve öğrencilerine katkılarından dolayı teşekkürlerini sunmuştur.

Açılış konuşmalarından ikincisini Hollanda Büyükelçiliği Elçi Müsteşar Daan Huisinga  yapmıştır. Huisinga katılımcılar ve YASADER’e teşekkürlerini ve TBMM’ye saygı ve minnettarlığını belirttikten sonra Türkiye-Hollanda ilişkilerinden söz etmiştir. MATRA Programına değinen Huisinga, bu program ile Hollanda’nın, Türkiye’nin AB kriterlerine uyum sağlayabilmesine destek vermeyi amaçladığını belirtmiştir.  İki ülke arasındaki ilişkiler ile yürütülmekte olan Proje’nin önemine vurgu yapan Huisinga kişisel deneyimlerinden üç ders çıkardığını ve bu derslerin yürütülmekte olan Proje’nin önemini ortaya çıkardığını belirtmiştir. Huisinga ilk olarak 200 yıllık anayasal tarihi olan Hollanda’daki gelişmiş demokrasi ve hukuk devletinde bile parlamento hukukunun ve parlamento pratiğinin sürekli olarak gözetilmesi, korunması ve eksikliklerinin giderilmesi gerektiğini öğrendiğini söylemiş,  bu bağlamda kendi örneklerinde kendi yasaları ile AB yasalarının uyumlulaştırılması çabalarının bunu zorunlu kıldığını ifade etmiştir. İkinci olarak parlamentonun hükümetle ilişkilerinde sürekli olarak bir çatışma bulunduğunu ve bu çatışmanın giderilmesi için bu alanda bir çaba harcanması gerektiğini vurgulamıştır.

Üçüncü olarak ise daha demokratik bir zemin sağlanması için Parlamentonun yasama sürecinde akademi, sivil toplum ve iş dünyasıyla işbirliği yapması gerektiğini ifade etmiştir.  Huisinga, Türkiye’nin değişik illerindeki üniversitelerde yürütülen bu Proje’nin yukarıda aktarılan çerçeveye oturduğunu belirtmiştir. Olumlu sonuçlar alınabilmesi ve sürecin kalıcı olabilmesi için üniversitelerin yetkili organlarının parlamento hukuku dersini seçmeli değil zorunlu bir ders olarak koymalarını temenni ettiklerini belirten Huisinga, teşekkürlerini sunarak konuşmasını tamamlamıştır.

Üçüncü konuşmayı yapan TBMM Genel Sekreteri ve YASADER Başkanı Dr. İrfan Neziroğlu, teşekkürle başladığı konuşmasında, başka projelerde de TBMM’de bir araya gelme temennisini dile getirmiştir. Parlamento hukukunun önemli bir alan olduğunu ifade eden Neziroğlu, parlamento hukukunun son yıllara kadar anayasa hukukunun içerisinde birkaç saatlik ders olarak anlatıldığını, ancak parlamento hukukunun anayasa hukukunun iki veya üç saatine sığmayacak kadar geniş bir alan olduğunu ifade etmiştir. İçine girildiğinde, özellikle TBMM’deki yasama uzmanlarının ya da kürsüde görev yapan görevlilerin çalışmalarına bakıldığında çok sayıda detayla karşılaşıldığını ve İçtüzük ‘teki ana başlıklar ele alındığında parlamento hukukunun ayrı bir ders olarak okutulmayı hak ettiğini düşündüğünü belirten Neziroğlu, YASADER’in kurulduğu ilk günden bu yana bu alanda pek çok çalışmalar gerçekleştirdiğini vurgulamıştır. Neziroğlu özellikle TBMM’nin çalışma sistemi, yapısı, yasama ve denetim faaliyetlerinin nasıl gerçekleştiğinin YASADER tarafından toplumun çeşitli kesimlerine anlatılmaya çalışıldığını ve bu çerçevede Sivil Toplum Kuruluşlarına yönelik olarak önemli projeler yürütüldüğünü söylemiştir. Bu projelerde STK’ların Meclis’te nasıl etkili olabileceklerinin aktarıldığını, örneğin STK’ların nasıl soru önergesi, gündem dışı konuşma vb. hazırlayabileceklerini ve eğer bir kanundan şikâyetleri varsa bunu şikâyet etme yerine nasıl kanun teklifine dönüştürülebileceklerinin anlatıldığını ifade etmiştir. Neziroğlu,  bu konuda ciddi bir mesafe kat edildiğini düşündüğünü ve uygulamada bu etkinliklerin olumlu sonuçlarının alındığını belirtmiştir. Gündemdeki Proje’nin dört üniversitede gerçekleştirildiğini dile getiren Neziroğlu, üniversitelerimizle önemli çalışmalar yapıldığını, üniversitedeki hukuk, siyaset bilimi ve idari bilimler öğrencilerine Meclis’in anlatılmaya çalışıldığını, uygulamanın ve parlamento çalışmalarının öğrencilerle paylaşıldığını ifade etmiştir. Parlamento hukuku alanında Proje’nin milat olmasını ümit ettiğini söyleyen Neziroğlu, özellikle TBMM’de çok sayıda yasama uzmanı yardımcısının tezlerini bu alanda hazırladıklarını ve bunun parlamento hukuku alanında bir birikime yol açtığını; akademik kariyeri olan uzmanların üniversitelerde dersler verdiklerini; parlamento hukukunun veya TBMM’nin çalışma yönteminin üniversitelerde daha çok seçmeli ders olarak anlatıldığını, ama bu çalışmadan sonra, önümüzdeki yıldan itibaren parlamento hukukunun zorunlu bir ders olarak okutulmasını temenni ettiğini ifade etmiştir.

Bundan sonra etkinliğin yürütüldüğü üniversitelerin öğretim üyeleri tarafından kısa birer konuşma yapılmıştır. Bu çerçevede Anadolu Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Bülent Yücel, İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Saadet Yüksel, Karatay Üniversitesi Dekanı ve Selçuk Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Bilir ve Gaziantep Üniversitesi Dekanı Prof. Dr. Tevfik Gülsoy birer değerlendirme konuşması yapmışlardır.

Yrd. Doç. Dr. Bülent Yücel, parlamento hukukunun anayasa hukuku içinde bir iki saat gibi bir süre içinde, teorik düzeyde ve sığ bir şekilde anlatıldığını; oysa derinliği olan bir konu olduğunu belirtmiştir. Parlamentonun, tarihsel gelişim çizgisi içinde, siyasal sistem içinde belirleyici bir organ olduğunu, beşli bir işlevi yerine getirdiğini, müzakereden siyasal temsile, bütçe çıkarmaktan, bütçe dışı kanunları çıkarmaya ve hükümeti denetlemeye kadar çok önemli işlevleri yerine getirdiğini dile getirmiştir. Geçen yüzyıl boyunca parlamentoların etkinliklerini kaybettiklerini, sönümlendiklerini ve güçlerini yürütme organına kaptırdıklarını belirten Yücel, buna rağmen parlamentonun önemsizleşmediğini ifade etmiştir. Bu bakış açısıyla Proje’yi olumlu karşıladıklarını ve Proje’nin yürütülmesinden olumlu sonuçlar elde ettiklerini belirtmiştir. Fakültelerinde bir parlamento hukuku dersi olmadığını belirten Yücel, güz döneminde, en azından şimdilik seçmeli bir parlamento hukuku dersi koyacaklarını ve dersi kendisinin yürüteceğini, bu konuda kararın kesinleştiğini ve bunun da Proje’nin  bir çıktısı olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirtmiştir.

Yrd. Doç. Dr. Saadet Yüksel Proje’den dolayı teşekkürlerini ifade ettikten sonra, hem öğretim üyeleri hem de öğrenciler için yararlı olduğunu belirtmiştir. Yasama süreci ile denetim süreci hakkında teorik ve pratik bilgiler veren etkinliğin, öğrencilerin bilgi dağarcığını geliştirdiğini ve pratik yapma sorunlarını giderdiğini ifade eden Yücel bu Proje’nin bir başlangıç olmasını temenni ettiklerini söylemiştir. Bundan sonra akademik çalışmalarda ve özellikle parlamento hukuku dersinin açılmasında gösterilecek çabalarla YASADER’in yanında olmaya çalışacaklarını belirten Yüksel, dersler açıldıktan sonra da YASADER’in desteğine ihtiyaç duyacaklarını belirtmiştir.

Prof. Dr. Faruk Bilir, anayasa hukuku derslerinde yasama bölümünde parlamento hukukunun anlatıldığını ifade etikten sonra yürütülen Proje’de önce nazari ve sonra pratik olarak verilen eğitimin öğrencilerin bilgilerini pekiştirdiğini belirtmiştir. Yasamanın görünmeyen aktörleri olan yasama uzmanları tarafından verilen teorik ve pratik eğitimin, katılımcılar tarafından olumlu karşılandığının ve bu tür etkinliklerin devam ettirilmesinin temenni edildiğini belirten Bilir Proje’de emeği geçen herkese teşekkürlerini sunmuştur.

Prof. Dr. M. Tevfik Gülsoy ise bir anayasa hukukçusu olarak yasa ve anayasa yapım süreciyle yakından ilgilendiğini, bu yüzden projeyi olumlu karşıladıklarını, üniversitelerinde yapılan etkinlikten sonra son derece memnuniyet verici sonuçlar elde ettiklerini, bu çerçevede yüksek lisans derslerinden birinin önümüzdeki dönemde parlamento hukuku olarak belirleneceğini belirtmiştir. Gülsoy çeşitli teknik engellerden dolayı zorunlu bir parlamento hukuku dersi için şu anda söz verilemeyeceğini, ancak bu konuda çalışmalarını sürdüreceklerini ifade etmiştir. Gülsoy projedeki uygulama eğitiminin, kendilerinin daha önce yapmış oldukları bir pratiği yeniden gündeme getirdiğini ve bunun da bu tür pratik çalışmaların her kesime yönelik olarak yapılmasının gerekliliğini bir kez daha gösterdiğini ifade etmiştir. Parlamentoların 16. ve 18. yüzyıllardaki gelişimine değinen Gülsoy, 16. yüzyılda modern parlamentoların ortaya çıkışıyla birlikte, insanlık tarihinde önemli bir gelişme olduğunu, 18. yüzyılın sonu ve 19. yüzyılın başlarından itibaren demokrasi ve demokratikleşmenin ortaya çıktığını, parlamentoların günümüzde demokrasilerin gerçek temsili mekanları olduğunu ve ortaya çıktıkları andan itibaren aslında halkın hukukunun korunduğu mekanlar olarak işlev gördüklerini ifade etmiştir. Gülsoy parlamentoların bu anlamda negatif iktidar görünümüyle ve yasa yapan yerler olmaları anlamında pozitif iktidar görünümüyle vazgeçilemez bir öneme sahip olduklarını, aslında her milletin bugünkü anlamıyla olmasa bile parlamento benzeri yapılara sahip olduklarını, bizim kendi tarihimizde de kurultay kavramının, İslam dininde şura meclisi, istişare kavramlarının olduğunu söylemiştir. Gülsoy usulün esastan önce geldiği biçimindeki genel ilkeye atıfta bulunarak yasa yapım sürecinin bu ilkeye uygun olması gerektiğini ve bunun da parlamento hukukunun önemini ortaya koyduğunu belirtmiştir. Gülsoy parlamento hukukunu güçlendirmeye çalışan bu Proje’nin bu açıdan önemli olduğunu, bundan sonra da başka etkinliklerle devam etmesi gerektiğini ve kendisinin de bu konuda kendisinden beklenen bütün katkıyı sunmaya hazır olduğunu ifade etmiştir.

Programın sonunda, kapanış toplantısına katılan ve sunum yapan öğretim üyeleri ile birlikte Yasama Derneği Başkanı Dr. İrfan NEZİROĞLU, Dernek Genel Sekreteri Habip KOCAMAN ve Proje Koordinatörü Semra GÖKÇİMEN’in de aralarında bulunduğu heyet TBMM Başkanı sayın Cemil ÇİÇEK tarafından kabul edilmiştir. Kabulde Proje hakkında değerlendirmelerde bulunulmuş, sayın ÇİÇEK parlamento hukukunun bir ders olarak üniversitelerde okutulmasının önemine vurgu yapmıştır. Proje ile bu alanda bir adım atıldığını, bundan sonra da bu çalışmaların diğer üniversitelere örnek teşkil edeceğini umduğunu ifade eden TBMM Başkanı, Proje vesilesiyle emeği geçen herkese teşekkür etmiştir.